Kur'an'da peygamberler hem
yaşadıkları olaylar hem de örnek şahsiyet olmaları açısından önemlidir.
Kur'an'da yaklaşık yirmi beş peygamberden bahsedilir. Peygamberlerle ilgili
Kur'an'ın söylemine dikkat ettiğimizde saf imanın ve tevhidin en büyük
temsilcisi İbrahim peygambere vurgu önemlidir. Nitekim Hz. İbrahim düşünerek
güneş, ay gibi doğa cisimlerinden yola çıkarak tek olan Allah'a ulaşmıştır.
(En'am suresi 74-79) Ayrıca Allah'ın emir ve yasaklarına uymak ve doğru
çizgiden ayrılmamak için peygamberlerin yolu takip edilmesi gerektiği
belirtilir. Mesela, Yakup peygamber ölüm döşeğindedir ve çocuklarına "benden
sonra kime ibadet edeceksiniz?" diye sorduğunda hep birden "senin ve
ataların İbrahim, İsmail, İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz."
derler. Al-i İmran 84. ayette de Hz. Peygambere inanmayanlarla tartıştıkları zaman
"İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve Yakup'un oğullarına (yani
İsrailoğullarının on iki kabilesine) verilenlere" inandıklarını söylemesi
vahiy edilmiştir. Aslında Kur'an'ın bu göndermeleri Arap toplumu için (geneli ya da zengin kesimi müşrik olsa
da Yahudi ve Hıristiyanlardan da oluşmakta) yabancı değildir. Peygamber olarak
atalara vurgu yapılan ayetlere baktığımızda ya Medine'de nazil olduğu için
medenî surelerde ya da hicrete yakın zamanlarda, başta Habeşistan olmak üzere
çevre mahallelerdeki Hıristiyanlarla muhatap olunduğu Mekke dönemin sonlarına
doğru inmiş Mekkî surelerde bulunduğu görülür. Yani Kur'an o toplumun dilini
konuşmaktadır, bu da gayet normaldir. Özellikle Kur'an'da Yusuf suresi 38. ve
Sad suresi 45. ayetlerde " İbrahim, İshak ve Yakup üçlemesi"
ise, şahsen, dikkat çekicidir. Çünkü Tevrat'a (Eski Ahit/ Old Testament/
Tanakh) ya da İncil'e (Gospel/Evangelium) baktığımızda hep bu üç ataya vurgu
yapıldığını görürüz. Mesela, Çıkış 2:24, II. Krallar 13:23 gibi. Katolik
ve Protestanların apokrif kabul ettiği IV. Makkabiler 13:17'de inancı
için ölen Yahudileri bu üç ata; İbrahim, İshak ve Yakup karşılayacaktır. Bu üç
ataya vurgu İncillerde de yapılmaktadır. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna
İncillerinin muhtelif yerlerinde bazen münferit olarak bazen de bu üç ata aynı
anda zikredilerek anılmaktadır. Mesela, Matta İncili 8:5-13'te "göklerin
egemenliğine uyanların İbrahim, İshak ve Yakup'la (ahirette) birlikte sofraya
oturacaklarından" bahseder. Sonuç olarak Kur'an'daki peygamberlere dair
göndermeler ve özellikle İbrahim, İshak, (bazı ayetlerde İsmail) ve Yakup (ve
onun torunları/kabileleri "esbât") peygambere vurgu öylesine
kullanılmamıştır. Bunu duyunca ne denilmek istenildiği gayet anlaşılır olan bir
toplumun diliyle konuşulmaktadır. Başka bir ifadeyle bu dini hareketin, yani
İslam'ın, hem inanç hem de dini pratik olarak Hz. İbrahim'den gelen geleneğe
bağlı olduğunu, yani gerçek ve hak olduğunun altını çizmektedir.
Maalesef Türkiye'de, akademisyen ya da para kazanmak için ciddi tercüme işleriyle uğraşanlar dahil, birçok kimse Hıristiyan kutsal metinlerini çok yanlış tanımaktadır. İlkokuldan kalma bilgilerimizle "İsa''ya İncil verilmiştir, öyleyse, Amerikan filmlerinde bol bol gördüğümüz, the Holy Bible İncil'dir." gibi çok basit düz mantık kurarız ve dünyanın en büyük yanılgısına kapılmış oluruz. Halbuki Bible dediğimiz kitabın karşılığı, aslında, eski Türkçeyle Kitabı Mukaddes, yeni Türkçeyle Kutsal Kitap'tır. Yahudi kutsal metinlerini de içine alan Kitabı Mukaddes Eski Ahit ve Yeni Ahit olmak üzere iki temel kısma ayrılmaktadır. Eski Ahit otuz dokuz, Yeni Ahit ise yirmi yedi kitaptan oluşur. Yani hemen hemen bin üç yüz küsur sayfalık bir literatürden bahsediyoruz. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri ise bu külliyatta toplam üç yüz sayfa var ya da yoktur. Bundan dolayı binden fazla sayfadan oluşan bu koca literatüre İncil denmesi tamamen yanlıştı...
Yorumlar
Yorum Gönder